OTİZM

OTİZM

OTİZM

Otizm sosyal etkileşim, iletişim ve davranış sorunlarıyla kendini gösteren bir gelişimsel yetersizliktir. Uygun eğitsel düzenlemeler yapılmadığında otizm bireylerin kendilerinin ve çevrelerindekilerin yaşamlarını her yönden olumsuz etkileyen ve yaşam boyu süren bir yetersizlik haline gelmektedir. Gerekli eğitsel önlemler alındığındaysa pek çok otizmli çocuk bu sorundan büyük ölçüde kurtulmakta ve yaşamlarının geri kalanını tipik gelişim gösteren akranlarıyla ve toplumla kaynaşarak sürdürebilmektedir. İlk olarak Kanner (1943) tarafından tıp yazınına kazandırılan otizm; kısıtlanmış, yinelenen davranışı örüntüleri, toplumsallaşmada, sözlü ve sözel olmayan iletişimde bozukluk gibi çekirdek belirtileri olan süregen bir bozukluktur.

Otizmin belirtileri nelerdir?

Otizm, üç alanda sorunlarla kendini gösterir. Bu alanlar ve bu alanların her birinde gözlenebilecek belirtiler aşağıda yer almaktadır.

A. Sosyal Etkileşim Sorunları 
1. Sosyal etkileşim için gerekli sözel olmayan davranışlarda yetersizlik:
Sıra dışı göz kontağı özellikleri: Göz kontağı hiç kurmamak, çok kısa süreli kurmak ya da alışılmadık biçimde kurmak. Örneğin, birden bire gözlerini karşısındakinin gözlerine dikmek ve kaçırmak.
Jest ve mimik kullanımında sınırlılık: Konuşurken çok az jest ve mimik kullanmak.
Başkalarına ne kadar yakın ya da uzak duracağını ayarlayamamak: Sosyal ortamların gerektirdiği uzaklıkları ayarlayamamak; başkalarına fazla yakın ya da uzak durmak.
Ses kullanımında sıra dışılık: Konuşurken alışılmadık ses kalitesi ve vurgu özellikleri göstermek.
2. Yaşa uygun akran ilişkileri geliştirememek:
Arkadaşlık kurmakta zorlanmak: Çok az sayıda arkadaşa sahip olmak ya da hiç arkadaş edinememek.
Akranlarla etkileşimde bulunmamak: Kendi yaşıtlarıyla oynamada, konuşmada vb. çok isteksiz davranmak; örneğin, yalnızca kendisinden çok küçük ya da büyük kişilerle etkileşmek.
Yalnızca özel ilgilere dayalı ilişkiler geliştirmek: Belli kişilerle, yalnızca belli ilgilere dayalı olarak (örneğin, favori konularda) etkileşimde bulunmak.
Grup içinde etkileşimde bulunurken zorlanmak: Örneğin, işbirliğine dayalı oyunların kurallarına uymakta zorlanmak.
3. Başkalarıyla zevk, başarı ya da ilgi paylaşımında sınırlılık:
Yalnızlığı yeğlemek: Başkalarının genellikle aile üyeleriyle ya da arkadaşlarıyla birlikte yaptığı pek çok şeyi (örneğin; TV izlemek, yemek yemek, oyun oynamak vb.) yalnız başına yapmayı yeğlemek.
Belli olay ya da durumlara başkalarının dikkatini çekme çabası göstermemek: Örneğin; şaşırtıcı bir durum karşısında başkalarına işaret etmemek, bir şey başardığında başkalarıyla paylaşmamak vb.
Sözel övgü karşısında tepki vermemek: Başkalarının kendisine yönelttiği övgü sözleri ya da sözel onaylamalar karşısında çok az tepki vermek ya da hiç tepki vermemek. Örneğin, hoşnutluk belirtisi göstermemek.
4. Sosyal-duygusal davranışlarda sınırlılık:
Başkalarının ilgisi karşısında tepkisiz kalmak: Birileri kendisine seslendiğinde ya da kendisiyle etkileşmek istediğinde tepki vermemek, duymuyormuş ya da fark etmiyormuş gibi davranmak.
Başkalarının yaptıklarına karşı ilgisizlik: Ortama birinin girmesi, ortamdan birinin çıkması, birinin konuşmaya başlaması gibi, başka çocukların çok ilgisini çeken bazı olaylar karşısında ilgisiz kalmak; böyle durumlarda, gülümseme gibi hoşnutluk ifadeleri ya da ağlama gibi hoşnutsuzluk ifadeleri göstermemek.
Başkalarının duygularını anlamada yetersizlik: Üzülen, ağlayan, kızan, sevinen vb. kişiler karşısında duyarsız davranmak; örneğin, üzgün birini rahatlatma çabası göstermemek.
B. İletişim Sorunları 
5. Dil gelişiminde gecikme:
İki yaşından büyük olup da tek bir sözcük bile söylememek.
Üç yaşından büyük olup da iki sözcüklük basit ifadeler (örneğin, ‘baba git’) kullanmamak.
Konuşmaya başladıktan sonra basit bir dilbilgisi yapısı kullanmak ya da belli yanlışları tekrarlamaya devam etmek.
6. Karşılıklı konuşmada zorluk:
Karşılıklı konuşma başlatmada, sürdürmede ve sonlandırmada önemli sorunlar göstermek: Örneğin, bir kez konuşmaya başlayınca, konuşmayı uzun bir monolog şeklinde sürdürmek ve karşısındakilerin yorumlarını göz ardı etmek.
Konuşma konularında seçicilik: Kendi favori konuları dışındaki konularda çok zor ve isteksiz olarak konuşmak.
7. Sıra dışı ya da yinelenen dil kullanmak:
Başkalarının kendisine söylediklerini yinelemek.
Televizyondan duyduklarını ya da kitaplardan okuduklarını, ilişkisiz zamanlarda ve bağlam dışı olarak yinelemek.
Kendisinin uydurduğu ya da yalnızca kendisine anlam ifade eden sözleri yinelemek.
Aşırı resmilik ve didaktiklik gibi konuşma özellikleri göstermek.
8. Gelişimsel düzeye uygun olmayan oyun:
Senaryolu oyunlarda sınırlılık: Oyuncaklarla evcilik, okulculuk, doktorculuk vb. hayali oyunlar oynamamak.
Sembolik oyunlarda sınırlılık: Bir nesneyi başka bir nesne olarak (örneğin, küpü mikrofon olarak) kullanarak oyun oynamamak.
Oyuncaklarla alışılmadık biçimlerde oynamak: Örneğin; topu zıplatmak yerine sürekli olarak bir eliyle vurmak, Legoları birbirine takıp bir şeyler yapmak yerine sıraya dizmek vb.
Sosyal oyunlara karşı ilgisizlik: Küçük yaşlardayken, ‘ce-e’ vb. sosyal oyunlara karşı ilgi göstermemek.
C. Sınırlı/Yinelenen İlgi ve Davranışlar 
9. Sınırlı alanda, yoğun ve sıra dışı ilgilere sahip olmak:
İlgi takıntıları: Bazı konulara karşı aşırı ilgi duymak ve başka konuları dışlayarak sürekli o konularla ilgili konuşmak, okumak, ilgilenmek vb. istemek.
Bazı sıra dışı konulara aşırı ilgi duymak: Örneğin; astrofizik, uçak kazaları ya da sulama sistemleri.
İlgi duyduğu konularla ilgili ince ayrıntıları anımsamak: Kendi favori konularındaki en ince ayrıntıları bile ezbere bilmek.
10. Belli düzen ve rutinlere ilişkin aşırı ısrarcılık:
Belli etkinlikleri her zaman belli bir sırayla yapmak istemek: Örneğin, arabanın kapılarını hep aynı sırayla kapatmak.
Günlük rutinlerde değişiklik olmamasını istemek: Örneğin, eve gelirken hep aynı güzergâhı izlemek ya da eve geldiğinde önce televizyonu açıp sonra tuvalete gitmek.
Günlük yaşamdaki değişiklikler karşısında aşırı tepki göstermek: En ufak bir değişiklik karşısında aşırı kaygılanmak ya da öfke nöbeti yaşamak.
Değişiklikleri daha kolay kabullenebilmek için, meydana gelecek değişikliklerle ilgili önceden bilgi sahibi olmaya gereksinim duymak.
11. Yinelenen (kendini uyarıcı) davranışlar:
Sıra dışı beden hareketleri: Örneğin; parmak ucunda yürümek, çok yavaş yürümek, kendi ekseni etrafında dönmek, durduğu yerde sallanmak, farklı bir beden duruşuna sahip olmak vb.
Sıra dışı el hareketleri: Örneğin; ellerini sallamak, parmaklarını gözlerinin önünde hareket ettirmek, ellerini farklı biçimlerde tutmak vb.
12. Nesnelerle ilgili sıra dışı ilgiler ve takıntılar:
Nesneleri sıra dışı amaçlarla kullanmak: Örneğin, oyuncak arabanın tekerleklerini çevirmek ya da oyuncak bebeğin gözlerini-açıp kapamak vb. davranışları tekrar tekrar yapmak.
Nesnelerin duyusal özellikleriyle aşırı ilgilenmek: Örneğin, eline aldığı her nesneyi koklamak ya da gözlerinin önünde tutarak ve evirip-çevirerek incelemek.
Hareket eden nesnelere aşırı ilgi göstermek: Örneğin; tekerlek ya da pervane gibi dönen nesnelere, akan su ya da yanıp sönen ışık gibi hızlı hareket eden görüntülere uzun sürelerle bakmak.
Nesne takıntıları: Bazı sıra dışı nesneleri (örneğin, bir silgi ya da küçük bir zincir parçası) elinden bırakmak ya da gözünün önünden ayırmak istememek.

 

Otizme Yönelik Eğitim Uygulamaları

Ailede Eğitim

Ailenin öncelikle çocuğun hoşlandığı etkinlikleri bulması ve ona teşvik etmesi gerekir. Beceri öğretimi ancak böyle bir durumda mümkün olabilir. Günde 2-3 defa 3 ya da 5 dakika süren etkinlikler ile çocuğa beceri kazandırmak mümkün olacaktır. Ayrıca eğitim verilen yerlerde çocuğun dikkatini dağıtacak materyal ve oyuncaklardan arındırılması gerekir. Bununla birlikte, ortam değişikliği otistik çocukların olumsuz reaksiyon göstermesine sebep olabilmektedir. Bu yüzden beceri geliştirme eğitimlerinin sürekli olarak aynı ortamlarda verilmesi faydalı olacaktır. Eğer zorunlu bir mekan değişikliği söz konusuysa, öncelikle çocuğun yeni ortama alıştığından ve kendini orada güvende hissettiğinden emin olunmalıdır.

Eğitim Uygulamaları

Otizmli çocukların eğitimi Milli Eğitim Bakanlığı’na ve özel kuruluşlar tarafından sağlanmaktadır. Eğitimde öncelikle çocukların çeşitli becerileri kazanması sağlanır. Çocuklar daha sonra kaynaştırma programına alınır ve yaşıtlarıyla, çevreleriyle iletişim hâlinde olmalarına yardımcı olunur. Bununla birlikte, otizmli çocuklar için uygulanan farklı eğitim programları da bulunmaktadır. Hangi eğitim programının uygulanacağı genellikle çeşitli testler yapıldıktan ve veri toplanıp profil çıkarıldıktan sonra belirlenir.

·         Uygulamalı Davranış Analizi

Otizm eğitiminin ilk aşaması ABA (Applied Behavoir Analysis) olarak da bilinen uygulamalı davranış analizidir. Bu programın temel amacı çocuğun davranışlarını ve bu davranışlar ile ilgili çevresel özelliklerini analiz ederek terapi ve eğitim için gerekli olan programı çıkarabilmektir. Birçok kişi bunun bir ödül-ceza yöntemi olduğunu söylese de farklı bir mekanizması vardır. Davranış analizinin temel amacı çocuğun öğrenmesine ve beceri geliştirmesine engel olan olumsuz davranışları ortadan kaldırmaktır. Olumlu davranışlar ödüllendirilir, olumsuz davranışlar ise eğitmen tarafından düzeltilir. Haftada 20 ile 40 saat arası süren bu tedaviyle olumsuz davranışları tamamen ortadan kaldırmak ve çocuğu eğitime kazandırmak amaçlandırılmaktadır.

·         Etkinlik Çizelgeleriyle Öğretim

Bu yöntem, beceri kazandırma eğitimi için kullanılır. Temel amaç çocuğun becerileri küçük parçalara bölerek kazanmasını sağlamaktır. Çocuğa kazandırılmak istenen beceriler küçük aktivitelere bölünür. Otizmli çocuk, bu aktiviteleri yerine getirerek beceriyi kazanmış olur. Bu yöntemin genellikle olumlu sonuçlar veren bir metot olduğunu belirtmek gerekir. Çocukların başkalarına bağımlı olmadan becerilerini geliştirebilmeleri için etkili bir yöntemdir. Ayrıca çocukların detaylı ve kapsamlı bir şekilde düşünmesine de yardımcı olduğu bilinmektedir. Bugün birçok eğitim kurumunda kullanılan bir metottur.

·         Model Alma Yöntemi

Otizm Spektrum Bozukluğuna sahip olsun ya da olmasın, her çocuğun öğrenme sürecinde bir rol modele ihtiyacı vardır. Çocuklar konuşma gibi motor becerilerini rol model sayesinde öğrenirler. Otizmli çocuklarda bunun daha büyük bir önem taşıdığını belirtmek gerekir. Çeşitli becerileri model alma yöntemiyle öğrenmeleri daha kolay olmaktadır. Model alma eğitiminde genellikle video materyalleri kullanılır. Çocuktan videoda görülen kişiyi takip etmesi ve onun yaptıklarını yapması istenir. Bu şekilde beceri öğretimini pratiğe geçirmek mümkün olabilmektedir.

Videoyla model alma yönteminde çocuğun önünde öğrenmesine yardımcı olabilecek materyaller bulunur. Örneğin cisimleri kullanma becerisi videoda gösterilirken bir yandan çocuktan cisimleri hareket ettirmesi ve videodaki rol model gibi kullanması istenir. Otizmli çocuk bu sayede kendisine öğretilen becerileri pratiğe çevirmiş olacaktır. Bazı durumlarda otizmli çocuk çeşitli davranışları yaparken videoya çekilir ve bu şekilde kendi davranışlarını model alarak öğrenir

 

·         Fırsat Öğretimi

Bu programın temel amacı çocukların iletişim becerilerinin gelişmesidir. Öncelikle çocuğun iletişim girişiminde bulunması sağlanır. Örnek vermek gerekirse, çocuğun ulaşabileceği yere bir oyuncak ya da ilgisini çekecek bir cisim konur. Ona ulaşabilmek için bir iletişim girişiminde bulunması ya da isteğini mimikleriyle, jestleriyle, sözel iletişim girişimiyle belli etmesi istenir. Çocuk iletişim girişiminde bulunduğunda oyuncak onun istediği yere getirilir. Bu gün içinde sık sık yapılarak çocuğun iletişim yeteneğinin artması sağlanır. Genel olarak verim alınan bir yöntem olduğu bilinmektedir. Fırsat öğretimi yöntemiyle eğitim gören çocukların iletişim yeteneklerini arttırdıkları bilimsel ortamlarda ispat edilmiştir.

·         İşlevsel Değerlendirme Ve Analiz

İşlevsel değerlendirme, hem eğitim hem de terapi yöntemi olarak bilinmektedir. Temel amacı otizmli çocukların olumsuz davranışlarının sebeplerini tespit etmek ve aynı sebepler, etkenler karşısında olumlu davranışlar kazanmasını sağlamaktır. Otizmli bireylerin öfke nöbetlerinin genellikle duyusal haz elde etme işlemine yönelik olduğu bilinmektedir. İşlevsel değerlendirme yönteminde, geliştirilen yeni davranışlar için ödüllendirme sistemi yapılır ve çocukların geliştirdikleri yeni davranışlardan duyusal haz elde etmeleri sağlanır.

·         Sosyal Öyküler

Bu metot, 1991 yılında eğitimci Carol Gray tarafından uygulanmaya başlanmıştır. Okuma-yazma bilen çocuklarda yazılı, bilmeyen çocuklarda ise resimli öyküler oluşturularak uygulanır. Uygulamanın amacı, hazırlanan öyküler ile çocuklara ne yapmaları gerektiğini anlatmaktır. Özellikle sosyal beceri kazanmada etkili bir yöntem olduğunu belirtmek gerekir.

Öykülerin amacı “nasıl” ve “neden” sorularını açıklamaktır. Otizmli çocukların derin düşünme ve anlamlandırma konusunda eksiklikleri olduğu için, davranışların amaçlarını anlamaları zor olabilir. Öykülendirmenin amacı tam olarak bu açığı ortadan kaldırmaktır. Çocukların bir neden-sonuç ilişkisi kurarak sosyal becerilerini kazanmalarına yardımcı olur.

 

 

Hazırlayan : Ali Mert ÖKSÜZ

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KAYNAKÇA

Otistik Çocuklar İçin Davranışsal Eğitim Programı (OÇİDEP) Ev Uygulamasının Bir Çocukla İncelenmesi Yeşim Güleç-Aslan* Gönül Kırcaali-İftar∗∗ Yıldız Uzuner∗∗∗ Anadolu Üniversitesi Anadolu Üniversitesi Anadolu Üniversitesi.

https://www.otizmvakfi.org.tr/otizm-belirtileri/

 

 

 

 

Yönetici administrator